ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:
- 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der.
Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der:
- Biz de onlara yaklaşıyoruz.
Bir filozofa sormuşlar: Şansa inanırmısınız?
Filozof: Evet, yoksa sevmediğim insanların başarısını neyle açıklardım.
Bir toplantıda bir genç, M. Akif'i küçük düsürmek için:
- Afedersiniz, siz veteriner misiniz? demiş. M. Akif hiç
istifini bozmadan şu cevabı vermiş:
- Evet, biryeriniz mi ağrıyordu?
Alaaddin Başar’a:
--Şeytan,niçin meyhaneye gidenlere vesvese vermiyor? diye sorduklarında:
--Vermez tabi, demiş. Eğer verse kazayla camiye giderler
Cumhuriyet'in ilânindan sonra Istanbul'da bir resepsiyon verilir. Tüm dünya
ülkelerinin elçileri ve ateseleri de davet edilir. Davet güzel bir sekilde
devam etmektedir fakat Ingiliz atesesi olan binbasinin bakislari Mustafa
Kemal'in gözünden kaçmaz. bütün davet boyunca kendisine dik dik bakmistir ve
bakmaya devam etmektedir. ne oldugunu ögrenmek için yaverini gönderir. Yaver
Mustafa Kemal'e söyle der: Paşam kendisine neden ters bir tavir takindigini
sordum, o da bana Mustafa Kemal'in Çanakkale'de babasini öldürdügünü
söyledi. bunun üzerine Mustafa Kemal söyle der: Git sor bakalim babasinin
Çanakkale'de ne isi varmis?
Üstad
Necip Fazıl hapishaneden yeni çıktığı zamanlardan birinde, saç-sakal
birbirine karışmış, gayet pespaye bir kılıkta yolda yürüken, kendisini
pek sevmeyen ve sürekli iğneleyeme çalışan bir adam üstad'a "Ne o Necip"
demiş, "Ayıya dönmüşsün". Necip Fazıl hiç tereddüt etmeden hemen
karşısındaki duvara cephesini vererek "Eee ne olmuş?" demiş "Bak şimdi
de duvara döndüm..."
İncili Çavuş, Osmanlı elçisi olarak
Fransa Kralına gönderildiğinde, elbiselerinin bazı yerlerinde yama
varmış. Kral bunları görünce dayanamayıp:
`Bana senden başka gönderecek adam bulamadılar mı?` diye sorunca, İncili Çavuş:
`Osmanlılar, adama göre adam gönderirler, Beni de sana göndermelerinin hikmeti bu olsa gerek.` cevabını vermiş.
Abbasi
Halifesi Me'mun İmam-ı Azam'ı Kufe'ye kadı yapmak istiyordu. İmamı
çağırdı ve bu niyetini açıkladı. İmam-ı Azam yönetimin yanlışlıklarına
alet olmamak için bu teklifi kabul etmedi.
- Ben kadılık yapamam, dedi.
Halife de herkes de kabul ederdi ki ondan iyi kadılık yapacak bulunamazdı. Bu nedenle Halife sert çıktı:
- Yalan söylüyorsun, sen kadılık yaparsın!
İmam-ı Azam akan suları durduracak şu cevabı verdi:
-
Eğer ben yalan söylüyorsam, yalan söylediğim için kadılık yapamam,
çünkü yalancıdan kadı olmaz. Eğer "yapamam" dediğim zaman doğru
söylüyorsam, sözümün gereği olarak kadılık yapamam. O halde her iki
halde de kadılık yapamam