TANRININ ELLERİ
Rüzgâr eserken,
Yapraklar dökülür,
O berrak yüzünden bir damla süzülür,
Bu ayrılık..
Kalbindeki en büyük yaradır artık..
Ve güneş batarken, çocuklar uyurken,
Başucunda bekleyen yorgun bir melektir..
Ve her gece sabret diye saçlarımda dolaşan Tanrı’nın elleridir.
Ne büyük, ne derin, ne siyah, ne keskin,
Hep ayrılık gibi o kırılgan gözlerin,
Unutma..
Unutma..
Dikecek yırtılan geceyi sabaha..
Ne büyük, ne beyaz, ne eşsiz, ne duru,
Hep sarılıp sarıyor üşüyen ruhumu,
Bırakma!
Bırakma elimi düşerim karanlığa.
Rüzgâr eserken,
Yapraklar dökülür,
O berrak yüzünden bir damla süzülür,
Bu ayrılık..
Kalbindeki en büyük yaradır artık..
Ve güneş batarken, çocuklar uyurken,
Başucunda bekleyen yorgun bir melektir..
Ve her gece sabret diye saçlarımda dolaşan Tanrı’nın elleridir.
Ne büyük, ne derin, ne siyah, ne keskin,
Hep ayrılık gibi o kırılgan gözlerin,
Unutma..
Unutma..
Dikecek yırtılan geceyi sabaha..
Ne büyük, ne beyaz, ne eşsiz, ne duru,
Hep sarılıp sarıyor üşüyen ruhumu,
Bırakma!
Bırakma elimi düşerim karanlığa.